mustafa kemal ve latife 10.bölüm
MESAJA MESAJ
Mustafa Kemal artık gerçekten onu görme hasreti içinde idi. Bu hanımı görmesi gerekiyordu. Çünkü bu kadın ona hükmetmek istiyordu. Latife herhalde milyonlara emir veren bir kişiye sözünü dinletmekten mutlu oluyordu. Her ne ise onu görmesi gerekli onunla konuşmalıydı. Şu karşılıklı haberleşme meselesini de görüşmeliydi. Mesajına mesajla cevap veriliyordu. Küçükhanım Gazi'yi gönülden selamlıyor her şeyden memnun olduğunu umduğunu bildiriyor fakat, nedense aşağıya gelmeye vakti olmuyordu. Bir defa kapısını tıklattı, kapı kapalı idi ve içerden kimse cevap vermedi. Odasına gittiği zaman halıların üzerine çiçekler saçılmış buldu ve emrine verilen uşak da eğilerek her akşamki gibi iyi dileklerini iletmişti.
GÖRÜNMEYEN ELLER
Fakat evin her yerindeki uygulamalar Mustafa Kemal'in ihtiyaçlarına uyularak yapılıyordu. Bu halde sertten daha sert önlemler almak boşuna idi. Çünkü bu evde Latife'nin emirleri geçerli oluyordu. Mustafa Kemal yatağı yanına koyulan, günde iki, üç kadeh rakıdan fazlasını içemezdi. Önceleri Gazi'nin gece uykusu kaçtığı zaman yardımcı olmak üzere odasına gizlice içki koydular ama görülmeyen eller onları ortadan kaldırdı. Diğer taraftan hava serin diye çift battaniye bile getirdiler, pencereleri kapattılar ve ince ceketleri kaldırdılar. Mustafa Kemal gece bahçede geziniyorsa gecenin hangi saati olursa olsun, uşak arkasından hemen palto getiriyordu. Onu küçük hanım göndermiş oluyordu. Bir öğleden sonra beklenmedik bir zamanda Gazi deniz motoru ile köşke geldi ve teras önünde motor iskeleye bağlandı. Daha uzaktan, Latife'yi orada bahçede taş sırada otururken ve bir şey yazarken gördü. Mustafa Kemal heyecanlanarak aceleyle deniz motorundan sahile çıktı. Hızlı adımlarla sıranın bulunduğu tarafa doğru gitti. Bu kıza artık sormak gerekiyordu. "Ne cesaretle böyle hareket ediyor?", "Onun için ne düşünüyor?" Onun üzerine böyle gitmekten korkmuyorsa neden öyle saklanıp duruyordu? Bu düşüncelerle sıraya doğru acele olarak yürüdü. Aklında söyleyeceklerini tasarlayıp oraya doğru gidiyorken kendisini yine Selanik'te deneyimsiz bir harp okulu öğrencisi gibi hissetti. O sırada sıraya ulaştı ve kızın yanına oturdu ve samimiyetle birbirinin ellerini tutup konuşmaya başladılar.
Çok ilginç...yazar kendi hayal gücünü katmış, Latife'nin ve Atatürk'ün nasıl düşündüğü hakkında acaba gerçekten öyle mi düşünüyorlardı? Bu odasına koyduğundan fazlasını içmemesi filan doğru mu acaba?...merakla okuyorum, teşekkürler:)
YanıtlaSiltabi nasıl düşündüklerini ne yazar ne de bizler bilmiyoruz ablacım, mutlaka hayal ürünü de katılmış olmalıki akıllarındaki düşünceler bile aktarılmış :) ben teşekkür ederim,sevgilerimle
SilHayal ürünüde olsa
YanıtlaSilPaşamın hayatı konu oluyorsa çok güzelll:)))
evet bencede kuğucum hayalde olsa bazı duygu ve düşünceler hiç böylesini okumamıştım öyle bile olsa insanın içi kıpır kıpır oluyor :)
YanıtlaSildiğer bölümleri nasıl bulacağız ? sevgili Gülçin, etiket olarak hepsine başlığın aynısını yazarsan,diğer bölümleri de kolayca buluruz.. teşekkürler..güzel bir dizi..
YanıtlaSilarşiv ekledim :) ben teşekkür ediyorum..
YanıtlaSil