mavi pencereli evler


leylaklar misler gibi kokularını yayıyor bahçemde baharı getirdim dercesine, patlak vermiş çiçekleri..bütün bir günüm dolu dolu geçmesine rağmen epeydir  göremediğim şımarıklığım üzerimde, kendime papatyalar alıyorum, masumiyetin, tabiatın gözde çiçeği, içime çekiyorum vazoma koyarken telefonlarımda çalmasa çok daha iyi olacağım, saygı değer müşterilerim yakamı bırakmıyor, vaktini kaçırdığım kahvemi içerken aklıma reiki hocam geliyor, adamcağız çok aramıştı, ayıp etmeyim, hatır ediyim diyorum :) onunla ne zaman konuşsam kikir kikir gülüyorum, terapi gibi geliyor..


son aşamadan sonra bu işi profesyonelliğe dök gülçin diyor -hayır, bu sadece benim için bir hobi, evliyanın başından bit ayağından it eksik olmazmış hocam, bir o eksik kalsın derken gülümsüyorum..hoş bir sohbetin ardından, ziyaretçilerim buyur ediyor, telefonlar susmuyor, üstelik bir kaç yere uğramam lazım yaptığım işleri teslim etmem gerekiyor, ziyareti kısa kesiyor anlayışlı arkadaşlarım palas pandıras çıkıyorum..
Yıllar evvel çankırı caddesini ilk görüşüm...eski iş arkadaşlarımla, vergi dairesine uğruyoruz, fakat o civarları bilen biri değilim, kızlar bana şurası şudur, burda şu vardır derken arabanın içinden parmaklarıyla bir yer gösteriyorlar pencereleri mavi boyalı, gece kondu tarzı müstakil iki katlı, döküntü evler..bakıyorum saf saf anlamıyorum, gülüyorlar sonunda mavi pencerelerin manasını anlatıyorlar :Genel-ev
umumi..genel yani..gelenin geçenin uğrayacağı ev, her tür adamın hacet giderme mekanları..kader kadınlarının fahişe sıfatıyla yatakta işçi vazifesi gördüğü odalar, nedense bir hüzün kaplıyor yüreğimi, içim sızlıyor..aklıma 11 dakika adlı okuduğum kitap geliyor 15 yaşında isteyerek kızlığını kaybedip, avrupada fahişe olmanın nasıl bir yaşantı olduğunu anlatıyor..

Sonra seyrek zamanlarda yolum düştüğünde kafamı çevirip mavi pencereli evlere dikkat kesiliyorum, neler yaşanıyor az çok anlıyorsun ama nasıl hayatlar var bilmiyorsun, camlar da mavi boyanmış içerisi görünmese de, kırmızı gece lambasının ışığı yansıyor gündüzün yüzüne..bir kaç zaman sonra acaip giyimli kadınlar görüyorum, o civarın tipsiz kılıksız adam yerine koymadığın bıyıklıları,  kürdanlarıyla kadınları süzerken anlık gözlerim kayıp geçiyor, haksızlık bu diyorum, kadına et parçası olarak bakmak ne aciz bir düşünce..Ön yargılarımız olmasa eminim bizler gerçek insan parçaları gibi yeryüzünde melekler olabilirdik..içki sigara ter kokuları içerisinde renkli ışıklar altında ölümle nefes alma arasında bir hayat..arasatta kalınmış bir dünya..ayıplama gibi bir düşüncem hiç olmadı, sadece buruk bir his taşıyorum..sonunda İ. melih efendisi bir gün mavi pencereli evleri yıktırıyor, şehrin içinde Genel bir ev olamazmış,  birilerinin yaptığı gibi perde arkası yapmadığınız kalmaz, sizden de âlâ müslüman olmaz..

Epey sonra, gazetenin ankara ekinde yıkılmış o evleri görüyorum, kadınlar yol kenarlarında tarla ortalarında örümcek yavruları gibi dağılmış, işlerini görmeye devam ediyorlar,böylesi dahamı iyi oldu gökçek holding?  halk elbette rahatsız, normal çünkü olmaması gereken bir durum, neymiş  genel-evi şehrin dışına taşıyacakmış, neden melih efendisi ?
fuhuş şehir içinde olunca gusül abdesti aldıramıyormusun başkente? ahlaksızlık mı oluyor, toplumun genel- ahlakı bir genel-ev yüzünden mi bozuluyor :) gülüyorum..
içimden diyorumki; yaa neyse demeyim şimdi dava konusu olurum, neme lazım !!
bu gün mecburen arabayla çankırı caddesinden geçiyorum, gözüm mavi pencereli evlerin olduğu yerde..
virane olmuş tümsekliğe bakıyorum, üzgünüm evsiz kalan  hayat kadınları için..
 onlar gerçek  hayatın kadınları, üç kuruşa bedenini istesede istemesede sunmak zorunda olduğu bir işin işçileri..hancı gibi yolcu ağırlama bu olsa gerek diyorum..
Ofise giriyorum saat 16.30 Türk kahvesi vaktim, sigaramı yakıyorum,
müzik kutumdan, seçtiğim şarkıyı dinliyorum 'kan revan içindeyim'
hayat kadınları için..


Yorumlar

  1. Zor hayatlar , hepsinin ayrı bir hikayes, vardır, kimisi kınıyor çok yalnış kişi kınadığını yaşamadan ölmezmiş o oda onların kaderi demekki, müzik kutuna gelince hay ALLAH o bilgisardan müzik kutusumu ben hep küçük bir müzik kutun var sanıyordum :) hayal dünyam çok fazla geniş galiba arada uçuyorum:)
    sevgiler canım öptüm işlerinde kolaygelsin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. güneşe mektup diye bir hikaye var çok da sevdiğim hikayedir kaderden kaçılmayacağını öyle güzel bir dille anlatılmışki bir gün paylaşıyım isterim..çok zor bir yolun çok acı işçileri için kınamak elbette doğru olmaz kuğucum..olması gereken şey yaşanıyor, çok kadercilik oynamak da doğru değil fakat, Allah yazdığı yazıyı bozmuyor, diliyorum bir gün onlarında mutlu olacağı günler gelecek..
      müzik kutusu :) aaa ne güzel bi nostalji olur, bir gün büydüğümde kimbilir alıp dinlerken kulaklarını çınlatırım belkide beraber dinleriz :) canım teşekkür ederim, sevgilerimle..

      Sil
  2. Dünyanın en eski mesleği diyorlar üstelik:(((demek dünya kuruldu kurulalı erkekler kendi cinsel açlıkları,bencillikleri,sapık arzuları için hep kadınları hatta küçücük kızları,oğlanları kullanmışlar-biliyorsun Gülçin'ciğim bizde gizli saklı ama özellikle Tayland gibi ülkelerde oğlan çocukları da fahişe olarak kullanmak çok yaygın:((%99 Sünni Müslüman Afganistan'da da 'danseden oğlan'Bacha Bazi diye yüzyıllık bir gelenekleri var,o 'baçabazi'leri hep bol paralı,sakallı koca koca adamlar parayla seks kölesi olarak kullanıyorlar:(orada çalışan kadınların hiçbirinin bile isteye orada olduğunu sanmıyorum,tek tek sorulsa ya kocası satmıştır, ya babası tecavüz etmiş o da evden kaçıp sonunda oraya düşmüştür, ya sevgilisi satmıştır,hepsinin sebebi bir ERKEKTİR yani..koca,baba,abi,sevgili...niye diyorum diler bir işe yaramıyor..insanlarda vicdan olmayınca..yazık Allah kurtarsın demekle de kurtarmıyor...kanunlar,yasalar lazım ama bak 13 yaşındaki çocuğa 26 koca koca adamın tecavüzünde yargıtay "kızın rızasıyla olmuş" kararı verdi o kız yarın öbür gün geneleve düşsün diye böyle kararlar veriliyor sanırım...
    sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bunu hem senin yazılarının birinde hemde gazetede okumuştum Müjde ablacım, pompei şehri aklıma gelmişti, şu sözlerinde yine aklıma pompei geliyor belki biliyorsundur, o şehirde sapıklık öylesine ilerlemişki, şehir tabelaları yön gösterirken normalde ok çubukları şeklinde gösterilen yönler pompei'de penis şeklinde yapılan oklarla gösteriliyormuş, hut ve lut kavimleri'nin bir günde ve biranda yok olmasının en büyük nedeni insanların sapıklığa alışmış olmalarıydı, bir erkeğin bir erkek çocuğuna yaşatabileceği en korkunç travma ve bunu düşünmesi çok kötüyken küçük bir çocuğun yaşaması inanılmaz acı bir durum..heleki dediğin gibi bunu yapan ve gayet doğal bir durummuş gibi gören insanlar topluluğu müslüman ismi taşıyorsa bu çok daha korkunç, inanılması çok zor iğrenç bir yaşantı..çok hızlı bir şekilde sapıklık duygusu insanlara neden bu kadar büyük bir haz veriyor anlayamıyorum, hayvanlara tecavüz konusu da tıpkı çocuklara edilen tecavüzden farksız, bu nasıl bir midedir, nasıl bir sapık düşüncedir bilmiyorum bu kadar korkusuzca hayasızca tecavüzü normal görebiliyorlar, kuzenimin eşi espri mahiyetinde 'tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak' cümlesini kurduğunda beynime kan sıçramıştı, ağzıma geleni sayıp kızcağızı da neye uğradığına şaşırttım ama şöyle bir cümle de kurulmaz yahu yaa..haklısın ablacım mutlaka buna bir önlem alınması gerekiyor, alınmadığı takdirde ilerisi talibandan daha öte bir durum olacak..sevgiler benden..

      Sil
    2. Ben sıksık yeter artık kıyamet kopsun istiyorum ya işte sebebi bu:(((Hindistan'ı da, Afganistan'ı da, Irak'ı, İran'ı, Amerika'sı, Japonya'sı tüm dünyada daima kadınlar,çocuklar ve hayvanlar eziliyor,işkence görüyor,kullanılıyor. Yeter artık ya Allah kopartsın kıyameti..senin dediğin gibi orada yanlış hatırlamıyorsam yanardağ patladı hepsi geberdi...şu da var erkekler olmasaydı böyle olmazdık..topuna nalet olsun! Bu gezegen bence yok edilmeliydi ta başından...yani yüzyıllar değil bin yıllardır böyle...Allah ne bekliyor ki? Sevgiler..

      Sil
    3. Kuran-ı Kerim'de kıyametin yakın olduğunun belirtilerini okuyorum, herşey öyle büyük bir hızla çöküyor ve kötüleşiyorki; banada sanki kıyametin kopması an meselesiymiş gibi geliyor..dünyalar içersinide nefes alan hala iyi insanların olduğunu da görmek mutluluk veriyor, belki bu yüzden Allah sevdiği kulları için dünyayı ayakta tutuyor ve belki kötü insanların bir gün iyi olabileceği için müddet veriyor..öpüyorum..

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar