değer- len- dir-me..


iş yoğunluğum hattın safhında olduğundan ex- blogcumun bana ayırmış olduğu sayfamdan alıp getirdiklerimle idare ederken, koşuşturmacaların ve insan çeşitlerinin içerisinde düşüncelerimle birlikteyim..
hafta içi, iki yeni eğitimci müşterimle farklı zamanlarda tanıştım. işimi yaparken bazen en zevk aldığım durumlardan biri de kaliteli insanlarında olduğunu görebilmek  ve onlarla kısıtlı zamanların içerisinde sohbet etmek, mutluluk verici..


Öğretim görevlisi müşterim, suavinin 20 yıl önceki hali..saç sakal birbirine geçmiş durumda, yaş hayli ilerlemiş ve o da ev-liliği rafa kaldırmış olanlardan..piyasadaki karakterini kaybetmiş meslektaşlarımın onu kandırmış olduğunu anlıyorum, anlattıkları karşısında çok üzgünüm..- yinede insanın yüzü bakınca kimliğini gösterir ben bile bile kandırıldım, fakat aldığım kararlardan da vazgeçen biri olmadığım için şimdi burada sizin karşınızdayım der, sağ olsun yüzümüz duru olduğundan hocalarımın hiç biri benim kopya çektiğimi anlayamazdı :) öğrencilik ve hayat işçiliği arasında geçen yıllarda dürüstlüğün çok şey kaybettirip ama aynı zamanda 2 kat bonusla bana döndüğünü de tecrübe edinmiş biri olarak, diğer eğitimci müşterimle tanışıyorum; saçlar kır kıvırcık, güleryüzlü ve sevimli bir surat, matematik hocası anlık refleksimle -eyvah eyvahh, diyorum adamcağız -hiç mi sevmediniz diyor gülerek -midemin ağrıdığı kalemimi sıranın altına en çok düşürdüğüm derslerden biriydi dediğimde her kimizde gülüyoruz, şimdiki nesilin şımarıklığından ama çoğunluğun içinde yinede saygılı ama sayısı seyrekleşmiş öğrencilerinde olduğunu anlatırken mesleğini yürekten seven bir adamın sabrını görüyorum, -her şey ne kadar hızla değişiyor hocam diyorum;
-sana küçük bir hikaye anlatmak isterim eğer vaktini almazsam..
ben dünden razıyım, uykudan önceki masal dinleyen çocuklar gibi kesiyorum kulağımı, bir heves..
-vaktin birinde bir gelinle bir kaynana aynı binada ve aynı evde birarada yaşarlarmış, bir gün binaya kötü bir koku yayılmış, bina sakinleri bütün heryeri temizleyip dezenfekte etmelerine rağmen koku bir türlü geçmez olmuş..
günlerden bir gün, bir sabah gelin kapıyı açmış binayı koklamış, içeri girmiş bir telaşla kaynanasına - anne binadaki koku gitmiş deyince kayınvalide çıkıp burnundan içeri nefesi çekmiş sonra geri dönmüş, bakmış ki gelin onay bekliyor
-kızım koku aynı koku da, yalnız sen buna alıştın demiş :)

Onun zamana da, zamanın içindeki nesile de, tüm olumsuzluklara da alışmış olduğunu anlıyorum..
misal o ki; zaman demiştim ya hani bir önceki yazımda...
kokuya alıştımmı acaba diyorum kendimce...
sevgilerimle..

Yorumlar

  1. Güzel bir hikaye.
    Evet, hepimiz bir şekilde zamanla kokuya alışıyoruz.
    Sevgilerimle Gülçin'ciğim.
    NOT: Blogcu'dan alıp getirdiğin Kahve Kültürü yazını tekrar büyük bir keyifle okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. değil mi ya...zaman..
      teşekkür ederim Nurten hanımcım :) bir gün hep birlikte içme keyfine erişelim inşaallah, sevgilerimle..

      Sil
  2. Aslında evet kokuya alışılıyor
    ama illa binadan uzaklaştığımız anlar olacak
    geri gelip
    içeri girdiğimizde o geniz yakan kokuyu yine duyarız!

    YanıtlaSil
  3. alışıyoruz hayatta olan herşeye..insanoğlu ne garip bir yaratılış..iyi güzel olan ne varsa görmeyiz kötüleri unutmayız, ama kokusunada alışırız..yaa kuğum..uzaklaşmak lazım..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar